Biyolojik saat, yaşayan organizmaların uyku-uyanıklık döngülerini düzenleyen sirkadiyen ritimdir. Ancak, günlük yaşamda, biyolojik saat terimi genellikle kadınların doğurganlık süreciyle ilişkilendirilir. Sosyal beklentilere rağmen, kadınların biyolojik saati aslında yaşla birlikte değişen doğurganlıkla ilgili gerçek bilimsel bir temele dayanır.

Biyolojik Saat ve Doğurganlık

Kadınların artan yaşla birlikte gebe kalma şansları azalır. Bu azalma, iki temel faktöre dayanır: azalan yumurta sayısı ve yaşlanan yumurta kalitesi.

Kadınlar genellikle doğduklarında bir ila iki milyon civarında yumurta ile dünyaya gelirler, ancak ergenlik dönemine geldiklerinde bu sayı yaklaşık 300.000'e düşer. Menopoza kadar olan süreçte, bu sayı daha da azalır. Yumurta kaybının çoğu, ovulasyon sırasında değil, atrezi adı verilen bir süreçte meydana gelir. Bu, yumurtaların doğal olarak ovulasyon aşamasına ulaşamadan önce dejenerasyon gösterdiği bir süreçtir.

Gebelik şansını en çok etkileyen faktör, yumurta kalitesidir. Yaşlanan yumurtalar, hücresel bölünme konusunda genç yumurtalara göre daha düzensiz davranır. Bu durum, döllenme için gereken hücresel bölünme sürecini etkileyebilir ve genetik anormalliklere yol açabilir.

Erkek Yaşı ve Gebelik

Babanın yaşı da sağlıklı bir bebek oluşturmak için önemlidir. Yaşlanma, sperm kalitesini ve miktarını etkiler. Sperm analizi üzerinde yapılan araştırmalar, yaşın sperm konsantrasyonu, hareketlilik ve morfoloji üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Ancak, bu etkiler genellikle kadınların yaşlarındaki etkiler kadar belirgin değildir.

Buna rağmen, 50 yaş ve üzeri gibi ileri yaşlarda baba olmak, olumsuz genetik durumlarla karşılaşma  riskini artırabilir. Özellikle, ileri paternal yaş, cücelik gibi genetik durumların ve bazı psikiyatrik rahatsızlıkların riskini artırabilir.

Aile Kurma İçin Optimal Yaş
Kadınlar için en yüksek doğurganlık genellikle 32 yaşına kadar gerçekleşir. Ancak, herkesin aile kurmaya hazır olduğu yaş farklıdır. Gebe kalmayı ertelemeyi planlayan 30'lu yaşlarındaki kadınların yumurta veya embriyo dondurmayı düşünmelerini önerilir. Bu, daha sonraki bir tarihte kullanılmak üzere dondurulan yumurtalar veya embriyoların başarılı bir gebelikle sonuçlanabileceği anlamına gelir.

40'larında gebe kalmayı seçen kadınlar için ise doğal gebe kalma olasılığı düşse de, tüp bebek gibi üreme tedavileri başarı şansını artırabilir. Ancak, 46 yaşından sonra kendi yumurtalarını kullanarak doğum yapmayı önermeyen birçok üreme merkezi bulunmaktadır. Bu yaşlarda gebe kalmak, yüksek tansiyon, diyabet ve prematür doğum gibi komplikasyonları artırabilir.

Sonuç olarak;
Biyolojik saat, kadınların doğurganlık kapasitesinin yaşla birlikte azalmasını tanımlayan gerçek bir olgudur. Ancak, modern tıp ve üreme teknolojileri, bu süreci bir ölçüde etkileyebilir ve çiftlere daha uzun bir süre içinde aile kurma şansı tanır. Sonuç olarak, çiftlere tavsiye edilen en iyi strateji, aile kurmaya hazır olduklarında gebe kalmaya başlamaktır.
Bu bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlı olup, kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemleriniz için mutlaka doktorunuza veya sağlık kuruluşuna başvurunuz. Doktorunuza danışmadan uygulamayınız.
Bu içerik kayıt tarihindeki bilimsel verilerle hazırlanmış olup LifeClub Sağlık Hizmetleri Medikal Direktörlüğü tarafından kontrol edilmiştir.
Size özel atanacak LifeClub Hekimi'niz rehberliğinde bütünsel sağlık yönetimini güvenle deneyimleyebilir, daha iyi sağlıklı bir yaşam için LifeClub Wellness modülümüzle kişiye özel tasarlanacak online spor, diyet programlarını takip edebilir, ilgi alanlarınız doğrultusunda tüm içeriklere ulaşabilir ya da LifeClub Platform'da sağlıklı yaşama dair aradığınız hizmet ve ürünleri bulabilirsiniz. Şimdi LifeClub Dünyası'na adım atın!